Türkiye Bilimsel Yayında Geriliyor

Bilimde güç, az sayıda ulusta yoğunlaşıyor. Ayrıntılı değerlendirmede nesnellik adına, salt yayın verilerinden çok, dünyadan aldığımız payın incelenmesi gerek. Türkiye’nin bilimsel yayın üretme performansı son dört yılda gerileme gösterdi. Yenilikçilik ve rekabetçilik açılarından gelecekten beklenti olabilmesi için, toplumun yetkililerden durumu düzeltme yolunda ısrarlı olması zaruri

Ülkemizin bilimsel yayın üretme performansı, 2004’ten itibaren ciddi yavaşlama, son 4 yılda da gerileme şeklinde özetlenebilir. G. Kore, Tayvan ve İran ile bu dönemde yarışamamaktayız. Yenilikçilik ve rekabetçilik açılarından gelecekten beklenti olabilmesi için, toplumun yetkililerden durumu düzeltme yolunda ısrarlı ve öncelikli talebi olması .

Bilimi genelde hatırlayıp önemsemeyen toplumumuz, geçenlerde ODTÜ’de öğrencilerin protesto gösterisi ve emniyet güçlerinin orantısız güç kullanımı ile siyasi iktidarın öğretim elemanlarını hakir görücü ifadeleri nedeniyle, bilim teğet biçimde gündeme geldi.

Bilimden köken alan bir teknolojik olay, Göktürk-2 istihbarat uydusunun Çin’de uzaya fırlatılması olayı istismar edilmeye çalışıldı. Fakat kamuoyu uzay uydusunun bizim için ne ifade ettiği, maliyetinin ve yararlarının ne olacağı konusunda ne fazla ilgilendi, ne de bilgilendirildi. Uzaya fırlatılan uydu, son 5 yıldır bilimde ne denli tıkanıklığa vardığımızın üstünü örtemez. Geçen yılı geride bıraktığımız şu sırada, bilimsel yayınların 2012’deki nicesel durumunun objektif olarak yakından izlenmesi gerekiyor.

12 ülkenin payı
Bilimde performansın çeşitli ölçütleri vardır. Bunlardan en güveniliri, yani bilimsel yayınlara ileriki yıllarda kazanılacak atıflar arasında yüksek sayıda atıf sağlamış yayınlar, bilimin gelişmesinin iyi bir göstergesidir. Bu kriter bir kenara bırakılırsa, sözkonusu atıfların toplam sayısı da oldukça iyi bir gösterge olarak kullanılabilir. Anılan ölçütü kullanırsak, ülkeler arasında 25’inci sıradan daha iyi konumda olmadığımız kanısındayım. Ancak atıflar gecikmeli ölçüt olduğundan, “taze” geçmiş için uygulamaya elverişli değildir. Bu amaçla bilimsel yayın performansına göz atmak gerek.

Bilimsel yayınlara ilişkin veriler en kapsamlı biçimde, Thomson Reuters’in her hafta güncellenen Web of Science’den sağlanabilmektedir. Yeni yıla girmişken, 2012 yılı verilerinden şu bilanço çıkarılabilir. 2012 yılında, 20 bin 400’ü makale ve derleme olmak üzere, Türkiye’den toplam 23 bin 960 yayın kaynaklandı; uluslar sıralamasındaki 18’inciliğimiz güçlükle korundu. Bilimde güç az sayıda ulusta yoğunlaşmaktadır: öndeki 12 ülke dünyadaki bilimsel yayınların yüzde 70’lik payına sahiptir. Ayrıntılı değerlendirmede nesnellik adına, salt yayın verilerinden çok, dünyadan aldığımız payın incelenmesi gerekir.

51’inciliğe geriledik
Bilimsel yayında ülkemizin dünyadaki payı 1987’deki binde 1’lik düzeyden, 13 yıl içerisinde 6 kat yükseldikten sonra, 2000 ile 2004 yılları arasında yılda yüzde 18 gibi yüksek hızda yükselmeye devam etti. Dünyadaki payımızda 2004’ü izleyen 4 senede yıllık yüzde 5 artışla yetinildi; son 4 yılda ise yüzde 3 gerileme (binde 13.7’den 13.3’e) yaşandı. Bir önceki yıla kıyasla dünya payında değişiklik bakımından en üst 67 ülke sıralandığında, tıpkı geçen yıl olduğu gibi, 51’inciliğe gerilediğimiz bilinmeli.
Türkiye’nin de bulunduğu alt-orta düzeyli ülkelerde yayınlanan çok sayıda derginin son 10 yılda Web of Science’e alınması sayesinde, dünyadaki payları yükselmiş oldu. Ülkemizde yayınlanan 54 dergi bu kapsamdadır. Yılda yaklaşık 3700 makalenin, yani her 6 makaleden birinin, bu yolla Web of Science çerçevesinde yer aldığı anlaşılır. Diğer bir ifadeyle, yukarıda arzettiğim değerlendirme dahi, altta yatan ciddi bir gerilemeyi gizlemektedir.

İran hızlı ilerliyor
Dünya rekabet gücü açısından ileride iddialı olabilecek şu beş ülkenin bilimsel yayın verilerini karşılaştırmak ayrıca yararlı olabilecektir: Güney Kore, Brezilya, Tayvan, İran ve Polonya. Bu ülkelerin nüfusuyla milli gelir ve sosyoekonomik düzeyleri Türkiye’ninkine oldukça yakındır. Ülkelere ilişkin 2001-2004, 2005-2008 ve 2009-2012 yıllarındaki dönemsel ortalama bilimsel yayın sayıları Şekil 1’de açıklanmaktadır. Salt sayılar dikkate alınmamalı, gelişme temposuna bakılmalıdır. Geri kalmış İran’ın bu açıdan hızlı ilerlediğini, Brezilya, Güney Kore ve Tayvan’ın bizden daha yüksek hızla geliştiğini görmekteyiz. Çoğu ülkemizden küçük olan bu ülkelerle arasındaki mesafeyi Türkiye’nin kapaması gerekirken, Polonya istisnasıyla, geri kalmaktadır. Bu keyfiyet özellikle 2009- 2012’yi kapsayan son dönemde belirginleşmiştir. Hamle yapan komşumuz İran’ın bu sene gerisine düşmemiz muhtemeldir.

Bilinçli toplum lazım
Ülkemizin bilimsel yayın üretme bakımından 2004’ten beri giderek artan ciddi bir tıkanıklığa girdiği bir gerçektir. 1990’lı yıllarda sağlanan dinamizm mumla aranmaktadır. düşünce, uygun ortam hazırlanması ve maddi destek olmadan, üniversitelerin sayısını ne kadar artırırsak artıralım, bilimde ilerleme beklememeliyiz. Bunun gelecekte bir bedeli olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır:Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabet İndeksi’nde ülkemiz her ne kadar 43’üncü sıraya yükselmişse de, inovasyona dayalı, katma değeri yüksek sanayiye sahip, bilgi üreten 35 ekonomi arasına girememiş durumdadır. Dışarıdan teknoloji ithali bizi günü kurtarmaktan öteye götürmez. Temel bir bilim politika eksikliği açık olduğu gibi, YÖK’ün yeni yönetiminden beklentilerin de boşuna olduğu anlaşılmıştır. Toplumun, bu sorunun bilincine varması, iyileşme talebini kuvvetle hissettirmesi, düzelme yolunda öncelikli koşuldur. (Kaynak: Milliyet – Düşünenlerin Düşüncesi)

 

İLGİLİ YAZILAR

10,259BeğenenlerBeğen
11,061TakipçilerTakip Et
8,931TakipçilerTakip Et

TUS’da Başarının Yol Haritası

Hayatta attığın her adım sana özel olmalı Sen gülmelisin hayatına Sen tutmalısın yüreğinde geleceğini Hüzün de neymiş , ne işe yarar ki? Ben yapamam diyerek, ne kadar adım...